This law will benefit the poor.
- Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.
There are many benefits to being beautiful.
- Güzel olmanın bir sürü faydası vardır.
She took advantage of his kindness.
- O, kibarlığından faydalandı.
She took full advantage of the opportunity.
- Fırsattan tam olarak faydalandı.
A wise person profits by his mistakes.
- Akıllı bir kişi hatalarından faydalanır.
Is eating fish good for you?
- Sizin için balık yemek faydalı mı?
Smoking does much harm but no good.
- Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
Personal computers are of great use.
- Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
It is no use asking for her help.
- Onun yardımını istemenin faydası yok.
He availed himself of the 'off-and-on' holidays to visit his native country.
- Doğduğu ülkeyi ziyaret etmek için ara sıra tatillerden faydalandı.
Ill-gotten gains never benefit anyone.
- Haksız kazançların kimseye faydası olmaz.