Turkish - English
Definition of fasla in Turkish English dictionary
- abscissa
- The first of the two terms by which a point is referred to, in a system of fixed rectilinear coordinate (Cartesian coordinate) axes. The abscissa is also known as the "x" coordinate of a point, shown on the horizontal line, with the ordinate, also known as the "y" coordinate, shown on the vertical line
The point (3,2) has 3 as its abscissa and 2 as its ordinate.
- One of the elements of reference by which a point, as of a curve, is referred to a system of fixed rectilineal coördinate axes
- One of the elements of reference by which a point, as of a curve, is referred to a system of fixed rectilinear coordinate axes. When referred to two intersecting axes, one of them called the axis of abscissas, or of X, and the other the axis of ordinates, or of Y, the abscissa of the point is the distance cut off from the axis of X by a line drawn through it and parallel to the axis of Y. When a point in space is referred to three axes having a common intersection, the abscissa may be the distance measured parallel to either of them, from the point to the plane of the other two axes. Abscissas and ordinates taken together are called coordinates. -- OX or PY is the abscissa of the point P of the curve, OY or PX its ordinate, the intersecting lines OX and OY being the axes of abscissas and ordinates respectively, and the point O their origin
- {i} distance of a coordinate from the the vertical axis (y-axis) of a graph measured on a line which is parallel to the horizontal axis (x-axis)
- fasla fasla
- in various places (on the body); here and there
- fasıl
- chapter, section bölüm, kısım
- fasıl
- article
- fasıl
- head
- fasıl
- book
- fasıl
- part
- fasıl
- (Konuşma Dili) business, bit: Şu yoklama faslını bitirip derse başlayalım. Let's finish this roll call bit and start the lesson
- fasıl
- (Hukuk) chapter
- fasıl
- chapter, section, episode
- fasıl
- the musical overture to an ortaoyunu performance
- fasıl
- a program of musical pieces all written in the same makam
- tertip-fasla usulü
- (Askeri) line offset method
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of fasla in Turkish Turkish dictionary
- fasla fasla
- Yer yer
- FASIL
- (Hukuk) Yasalarda alt bölüm; ara başlık
- FÂSIL
- (Osmanlı Dönemi) Fasıllara ayıran. Kısım kısım eden
- fasıl
- Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna
- fasıl
- Dönem, devre
- fasıl
- Karagöz oyun bölümlerinden ikincisi ve en uzun olanı
- fasıl
- (Osmanlı Dönemi) ayıran, kısımlara bölen
- fasıl
- Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi gibi parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi
- fasıl
- Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi gibi parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesi: "Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış."- A. İlhan
- fasıl
- Bölüm, kısım
- fasıl
- Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay: "Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak."- H. E. Adıvar
- fasıl
- Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olay
- fasıl
- Bölüm, kısım: "Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu."- P. Safa
- fasıl
- Osmanlı ve Arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü
- fasıl
- Dönem, devre: "Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç."- Y. K. Beyatlı
- fasıl
- Bir kitabın her bir bölümü