Onu etkileyici buluyorum.
- I find that fascinating.
Benim için, tarih çok etkileyici bir konu.
- For me, history is a fascinating subject.
Gerçekten bu kadar çekici miyim?
- Am I really that fascinating?
Bu çok ilginç bir makale.
- This is a fascinating article.
Tom ve Mary Japon çizgi filmi tarafından büyülendi.
- Tom and Mary are fascinated by Japanese anime.
Kediler tarafından büyülendim.
- I'm fascinated by cats.
... lectures in London, fascinating everyone from adults to children. And he would demonstrate ...
... Now what's fascinating about this, ...