Okul istasyondan daha uzaktır.
- The school is farther than the station.
Ay yakındır. Mars çok daha uzaktır.
- Luna is close by. Mars is much farther away.
Ay yakındır. Mars çok daha uzaktır.
- Luna is close by. Mars is much farther away.
Kuzey kutup bölgesindeki sıcaklıklar uzak güneydeki sıcaklıklardan 2 ila 3 kat daha hızlı artıyor.
- Temperatures in the Arctic are rising 2 to 3 times faster than temperatures farther south.
Daha ileriye gidemeyecek kadar çok yorgundu.
- He was too tired to walk any farther.
Daha ileri gidemeyecek kadar çok yorgundu.
- He was too tired to go any farther.
Daha uzağa yürüyemem.
- I can walk no farther.
Biz dinlenmeden daha uzağa gidemeyiz.
- We cannot go any farther without a rest.
Daha ileriye gidemeyecek kadar çok yorgundu.
- He was too tired to walk any farther.
Onlar üç mil öteye yürüdü.
- They walked three miles farther.
Kapıdan daha öteye gitmedi.
- He went no farther than the gate.
Daha fazla yürüyemeyecek kadar çok yorgundum.
- I was too tired to walk any farther.
Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak.
- His work was acceptable, but far from excellent.
O mükemmel olmaktan uzaktır.
- He is far from perfect.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
Konuyu fazla abartıyorsun.
- You're carrying this too far.
O çok fazla bira içer.
- He drinks far too much beer.
Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
- Jon is far more attractive than Tom.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
- Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
Onlar üç mil öteye yürüdü.
- They walked three miles farther.
Onun modernizasyonu beklentilerimin çok ötesindeydi.
- Its modernization was far beyond my expectations.
Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.
- Tom was living rent-free in a small house not too far from us.
İstasyona ne kadar uzakta?
- How far is it to the station?
You have all come far and you will go farther.
He was far richer than we'd thought.
We are on the far right on this issue.
It was a far adventure, full of danger.
He went to a far country.
He moved to the far end of the state. She remained at this end.
Like father, like son.
- The apple does not fall far from the tree.
Tom helps his father out on the farm.
- Tom helps his dad out on the farm.
Tom killed the engine, but left the headlights on.
- Tom motoru kapattı fakat üzerindeki farları açık bıraktı.
She was blinded by the glare of headlights and could not avoid the accident.
- O, farların parlamasıyla kör oldu ve kazadan kaçınamadı.
The difference between the right word and almost the right word is the difference between lightning and the lightning bug.
- Doğru kelime ve doğruya yakın kelime arasındaki fark şimşek ve ateş böceği arasındaki farktır.
Tom turned on the car's fog lights.
- Tom otomobilin sis farlarını açtı.
... TV session tomorrow here at I/O. Let's look a little farther down the road. ...