Tom turned off the engine and shut off the headlights.
- Tom motoru kapattı ve farları kapattı.
Tom turned off the engine, but left the headlights on.
- Tom motoru kapattı ama farları açık bıraktı.
We have to consider the problem in the light of cultural differences.
- Biz problemi kültürel farklılıklar ışığında düşünmek zorundayız.
Light waves travel through space and various kinds of materials.
- Işık dalgaları uzayda ve farklı türde malzemelerde yolculuk ederler.
You have all come far and you will go farther.
He was far richer than we'd thought.
We are on the far right on this issue.
It was a far adventure, full of danger.
He went to a far country.
He moved to the far end of the state. She remained at this end.
Like father, like son.
- The apple doesn't fall far from the tree.
Like father, like son.
- The apple does not fall far from the trunk.
Onun çalışması kabul edilebilir, ama mükemmel olmaktan uzak.
- His work was acceptable, but far from excellent.
Hikaye Neuilly -on-the -Seine'da sahnelenmiştir, Paris'ten çok uzak olmayan bir Fransız kasabası.
- The story is set in Neuilly-on-the-Seine, a French town not far from Paris.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
Fırtınanın durması söyle dursun, çok daha fazla yoğunlaştı.
- Far from stopping, the storm became much more intense.
Çiftliklerin %75'inden fazlası domuz ve süt ineği yetiştirdi.
- More than 75% of farms raised pigs and milk cows.
O, bana bir yalan söyleyecek kadar çok ileri gitti.
- He went so far as to call me a liar.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
Biz dinlenmeden daha uzağa gidemeyiz.
- We cannot go any farther without a rest.
Kapıdan daha öteye gitmedi.
- He went no farther than the gate.
Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
- Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
Tom bizden uzakta olmayan kirasız küçük bir evde yaşıyordu.
- Tom was living rent-free in a small house not too far from us.
İstasyona ne kadar uzakta?
- How far is it to the station?