It took him only a few minutes to realize his mistakes.
- Hatalarını fark etmek onun sadece birkaç dakikasını aldı.
It took him a moment to realize where he was after he came to.
- O geldikten sonra nerede olduğunu fark etmek biraz zamanını aldı.
Tom is bound to notice your mistake.
- Tom hatanı fark etmek zorunda.
I couldn't help but notice that you're in pain.
- Acı içinde olduğunu fark etmekten kendimi alamadım.
Tom didn't notice the mud on his shoes.
- Tom ayakkabılarındaki çamuru farketmedi.
My brother was so absorbed in reading that he did not notice me when I entered the room.
- Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni farketmedi.
Snakes can be hard to spot.
- Yılanları fark etmek zor olabilir.