family member, kinsman

listen to the pronunciation of family member, kinsman
English - Turkish
aile bireyi, akraba
relative
akraba

O, ayrılmadan önce akrabalarının kucakladı. - He embraced his relatives before he left.

Tüm akrabalarım bu şehirde yaşıyor. - All my relatives live in this city.

relative
{i} hısım
relative
{s} göreceli

Hayatta her şey görecelidir. - Everything in life is relative.

Bu göreceli ve belirsiz. - This is relative and ambiguous.

relative
nispi

Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz. - You can use a psychrometer to measure relative humidity.

relative
ilgili/göreli
relative
{i} ilgi zamiri
relative
{i} yakın

Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir. - The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.

Yakın bir komşu, uzak bir akrabadan daha iyidir. - A close neighbor is better than a distant relative.

relative
mensup
relative
(sıfat) ilgili, göreceli, izafi, karşılaştırmalı, bağıl, bağıntılı
relative
başkasına nispetle vaki olan
relative
bağlı
relative
ilişkin
relative
relativenessnispet
relative
{s} karşılaştırmalı
relative
{i} ilgi cümleciği
relative
relativelynispeten
relative
{s} fiz., kim., mat. bağıl, nispi, izafi: relative humidity
relative
{s} bağıntılı
relative
(Askeri) GÖREVLİ (NİSPİ)
English - English
{i} relative
family member, kinsman
Favorites