They went to a fortune teller.
- Onlar bir falcıya gitti.
Melanie is not a fortune teller.
- Melanie falcı değildir.
A fortune-teller read my hand.
- Bir falcı elimi okudu.
The Ying Yang diviner may not predict his own fate.
- Ying Yang falcısı kendi kaderini tahmin etmeyebilir.
The Ying Yang diviner may not predict his own fate.
- Ying Yang falcısı kendi kaderini tahmin etmeyebilir.
Mary is a fortune teller.
- Mary bir falcı kadın.