O şimdilik kâfi gelecektir.
- That will be enough for the time being.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
On bin yen yeterli mi?
- Is ten thousand yen enough?
Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
- If I had enough money, I would buy that nice car.
Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
- There was food enough for us all.
Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
- Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
Twitter yeterince iyi değil.
- Twitter is not good enough.
Sadece yeteri kadar kaynatılır.
- It is boiled just enough.
Bu kitap benim okumam için yeteri kadar kolaydır.
- This book is easy enough for me to read.
Bu yiyecek yeterince besleyici değil.
- This food's not nourishing enough.
O, köpeğini her gün etle beslemek için yeterince zengin değildi.
- She wasn't wealthy enough to feed her dog meat every day.
Bu, yeterli miktardan daha fazla
- It's more than enough.
Burada yeterli miktara sahibiz.
- We've got enough here.