Bu durum hipotezimi destekliyor.
- These facts support my hypothesis.
Bu durumda belirleyici faktör neydi?
- What was the determining factor in this case?
Bu gerçek bir olaydır.
- That is an actual fact.
Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
- A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
Gerçekleri abartmayalım.
- Let's not exaggerate the facts.
Çok sayıda ekonomist, o gerçekten habersiz.
- Many economists are ignorant of that fact.
Olgun insanlar fikirler hakkında konuşur, aydınlar gerçekler hakkında, ve sıradan insanlar da ne yedikleri hakkında konuşurlar.
- Wise men talk about ideas, intellectuals about facts, and the ordinary man talks about what he eats.
Bir kaynak olmadan olgusal ifadeler üretmeyin.
- Don't make factual statements without a source.
Size gerçeklerle ilgili bilgi verdi mi?
- Did he acquaint you with the facts?
Yukarıdaki metin konuyla ilgili kesin bilgiler içermiyor.
- The text above contains no accurate facts on the matter.
Let's look at the facts of the case before deciding.
There is no doubting the fact that the Earth orbits the Sun.
The facts about space travel.
He had become an accessory after the fact.
... Facts change. ...
... notion is that we ought to encourage facts rather than ...