O kesinlikle bir etmendir.
- That's certainly a factor.
Onlar burada bir fabrika inşa etmenin çok pahalı olacağını düşündü.
- They thought it would be too expensive to build a factory here.
Büyük şirketleri dava etmeyi zorlaştıran diğer önemli etkenler de faaliyetlerinin boyutları ve karmaşıklığıdır.
- Other factors of importance, which make litigation of large corporations more difficult, are the size and complexity of their activities.
Onun bir etken olduğunu sanmıyorum.
- I don't think that's a factor.
Motivasyon öğrenme sürecini etkileyen faktörlerden biridir.
- Motivation is one of the factors that affects the learning process.
Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
- Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
Ben sadece basit bir fabrika işçisiyim. Neden beni rahatsız ediyorsunuz?
- I'm just a simple factory worker. Why do you bother me?
The economy was a factor in this year's budget figures.