Definition of fırında in Turkish English dictionary
- oven
- {n} an arched place for baking things
- A chamber used for baking or heating
- An oven is a device for cooking that is like a box with a door. You heat it and cook food inside it
- kitchen appliance used for baking or roasting
- plant for forced drying of coatings by means of temperature (hot air oven) or other energy source (IR oven, UV oven)
- A place arched over with brick or stonework, and used for baking, heating, or drying; hence, any structure, whether fixed or portable, which may be heated for baking, drying, etc
- {i} heated compartment for cooking; furnace
- A low pressure hot air chamber equipped with precise temperature controls, used for the purpose of post curing open cast polyurethane products See Aging
- Compact home incinerator used for disposing of bulky pieces of meat and poultry
- now, a chamber in a stove, used for baking or roasting
- esp
- Signifies good fortune
- fırın
- kiln
- fırın
- bakery
The girl who works at the bakery is cute.
- Fırında çalışan kız sevimlidir.
The bakery is around the corner.
- Fırın köşenin civarında.
- fırın
- furnace
What do you need a 2000°C furnace for?
- 2000 santigrat derecelik fırına niçin ihtiyacınız var?
A serviceman inspected our furnace.
- Bir servis elemanı bizim fırını denetledi.
- fırın
- {i} oven
Place the pan in the oven.
- Tavayı fırına yerleştir.
You'll burn your hands if you don't use a potholder or oven mitts!
- Tutacak ya da fırın eldivenleri kullanmazsan ellerini yakarsın!
- fırında pişirmek
- bake
- fırında pişirilmiş
- baked
- fırında fasulye
- baked beans
- fırında jambon
- baked ham
- fırında kurutma
- kiln drying
- fırında kızartmak
- roast
- fırında kızartılmış
- roast
Roast chicken is one of my favorite dishes.
- Fırında kızartılmış tavuk, benim en sevdiğim yemeklerden biridir.
I like roast chicken.
- Fırında kızartılmış tavuğu severim.
- fırında pişirilmiş et
- roast
- fırında pişirme
- baking
Have you ever thought about baking your potatoes instead of frying them?
- Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü?
Tom became interested in baking when he was very young.
- Tom çok gençken fırında pişirmekle ilgilenmeye başladı.
- fırında pişirmek
- to bake
- fırında pişmek
- to bake
- fırında pişmiş
- baked
What did you have for dinner? Grilled shrimp and baked zucchini with garlic sauce over rice noodles.
- Akşam yemeğinde ne yedin? Izgara karides ve pirinç erişte üzerinde sarımsak soslu fırında pişmiş kabak.
- fırın
- baker's
Run and get some bread from the baker's!
- Koş ve fırından bir ekmek al.
The young lady in the baker's shop is beautiful.
- Fırıncı dükkanındaki genç bayan güzeldir.
- fırın
- stove
This factory manufactures electric stoves.
- Bu fabrikalar elektrikli fırın üretir.
- fırın
- cooker
- fırın
- bakeshop
- fırın
- kitchen stove
- fırın
- cookstove
- fırın
- heater
- patates fırında
- (Gıda) baked patatoes
- fırın
- bakehouse
- arpa şehriyesi fırında
- (Gıda) oats noodles in the öven
- biftek fırında patates
- steak with baked potatoes
- fırın
- hearth
- fırın
- roasted (in the oven). (...)
- fırın
- oven; furnace; bakery, baker's
- fırın
- roaster
- kutu fırında tavlama
- box annealing