ezme

listen to the pronunciation of ezme
Turkish - English
crushing
squash
whelming
comminution
paste
oppression
spread
blanketing
swat

Why didn't Noah swat those two mosquitoes? - Neden Noah o iki sivrisineği ezmedi?

It's hard to swat a fly with your bare hand. - Bir sineği çıplak elinle ezmek zordur.

(Gıda) dip sauce
jam
pate
scrunch
crushing, squashing (fruit)
puree
grinding, trituration
mash
crushing; purée, paste; mash
crush
mashing, puréeing
mashing
pulverization
pomace
purée; paste, butter
spoon meat
grinding
blabbermouth
mush
chatterbox
{i} swatting
babbler
ezmek
crush
ezme değirmeni
stamp mill
ezme tahtası
(Tekstil) pounding block
ezme deneyi
crushing test
ezme değirmeni
crushing mill, stamp mill
ezme dikiş kaynağı
(Mekanik) mash seam weld
ezme politikası
(Hukuk) stamping out policy FFFF
ezme sesi
trample
ezme çorbası
thick soup
ezmek
{f} pound
ezmek
squash
ezmek
grind
ezmek
{f} oppress
ezmek
{f} overwhelm
ezmek
{f} squeeze
ez
{i} crushing
ezmek
comminute
ezmek
quash
domates ezme
(Gıda) mashed tomatoes
ezmek
crash
ezmek
overpower
ezmek
triturate
ezmek
scrunching
ezmek
crush out
ezmek
bruise
ezmek
suppress
ezmek
tyrannise
ezmek
tread under foot
ezmek
flatten
ezmek
(Bilgisayar) overwrite
ezmek
trample down
ezmek
smear
ezmek
jam
ezmek
bow down
ezmek
stamp down
ezmek
tyrannize over
ezmek
bear down
ezmek
run
ezmek
press
ezmek
massacre
ezmek
liquidize
ezmek
override
ezmek
(Gıda) puré
ezmek
defeat
ez
{f} mangled
ez
bow down
ez
comminute
ez
{f} mesh
ez
{f} overwhelmed
ez
{f} swat
ez
{f} swatting
ez
stamp down
ez
crush
ez
{f} squash
ez
{f} mangle
ez
{f} mash
ez
{f} swatted
ez
crush out
ezmek
trample
ezmek
mash
ezmek
quell
ezmek
stamp out
ezmek
tread
ezmek
contuse
ezmek
{f} stump
ez
bray
ez
{f} maul
ez
stamp#down
ez
crushed
ez
steamroller
ez
stampdown
ez
{f} paste
ezmek
knock over
ezmek
squelch
ezmek
smash
ezmek
to grind, triturate
ezmek
stamp
ezmek
weigh down
ezmek
squish

He wants to squish the bug. - O, böceği ezmek istiyor.

He wants to squish the spider. - O örümceği ezmek istiyor.

ezmek
to crush, to pound; to mash; to squeeze, to squash, to liquidize; (arabayla) to run over; to tread, to trample; to oppress, to tyrannize; to overwhelm, to suppress, to trounce; to defeat, to massacre
ezmek
to run over, hit and knock down
ezmek
to crush, squash (fruit)
ezmek
to mash, purée
ezmek
overbear
ezmek
run over
ezmek
mangle
ezmek
slang to spend (money). Ez de suyunu iç. (Konuşma Dili) It is absolutely worthless
ezmek
to defeat, crush, beat down
ezmek
crunch
ezmek
pulverize
ezmek
to crush and dissolve
ezmek
scrunch
ezmek
run down
ezmek
domineer
ezmek
to oppress, grind down, beat down, trample on (someone, a group, etc.)
ezmek
to wear down, weary
ezmek
hold down
ezmek
bray
ezmek
to crush in, smash in; to dent in
ezmek
stave in
ezmek
to depress, lower the spirits of
ezmek
{f} swat

It's hard to swat a fly with your bare hand. - Bir sineği çıplak elinle ezmek zordur.

ezmek
{f} tyrannize
ezmek
{f} steamroller
vurup ezme
swat
English - English

Definition of ezme in English English dictionary

EZ
easy
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Şiddet
(Osmanlı Dönemi) Darlık
(Osmanlı Dönemi) Bir kere yemek
(Osmanlı Dönemi) Kıtlık, kaht
Bitkilerin etli ve yumuşak kısımlarını macun kıvamına getirmek üzere parçalamak, katı ve telsel kısımlarını süzerek ayıklamak işlemi
Ezmek işi
Sebze veya yemiş ezerek yapılan yiyecek
Sebze veya yemiş ezerek yapılan yiyecek: "Sıkınca içinden vıcık vıcık balık ezmeleri, kaz ciğerleri çıkan tüpler..."- Y. Z. Ortaç
(Osmanlı Dönemi) TAADDİ
ezme boya
Yağ veya başka bir maddeyle ezilerek hamur hâline getirilmiş boya
EZ
(Osmanlı Dönemi) f. ...den, ...den
Ezmek
(Osmanlı Dönemi) SEHC
Ezmek
(Osmanlı Dönemi) HALL
Ezmek
(Osmanlı Dönemi) SAHK
ezmek
Harcamak
ezmek
Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek
ezmek
Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek
ezmek
Baskı altında tutmak: "Mahzun yüzünü ağlaya ağlaya öpmek arzusu içimi bir açlık gibi ezdi."- R. H. Karay
ezmek
Üzmek, sıkıntıya sokmak
ezmek
Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek: "Rüzgârın içinde biribirini ezercesine kaçıştılar."- S. F. Abasıyanık
ezmek
Baskı altında tutmak
ezmek
Harcamak: "Paraları bir haftada ezerim."- S. F. Abasıyanık
ezmek
Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek. Üzmek, sıkıntıya sokmak: "Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir."- A. Gündüz
ezmek
Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassıltmak, biçimini değiştirmek
ezmek
Yenmek, sindirmek
ezmek
Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassıltmak, biçimini değiştirmek: "Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım."- E. B. Koryürek
ezmek
Dayanıklılığını aşacak derecede çalıştırarak yormak
English - Turkish

Definition of ezme in English Turkish dictionary

EZ
(Askeri) havadan atma (atlama) bölgesi (extraction zone)
ezme
Favorites