The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
- Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.
- Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
The lawyer determined his course of action.
- Avukat eylemin rotasını belirledi.
So far, your action seems completely groundless.
- Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.
Words are always bolder than deeds.
- Sözler her zaman eylemlerden daha cesurdur.
His words and deeds do not match.
- Onun sözleri ve eylemleri uyuşmuyor.
She was an activist in the Women's Liberation Movement.
- O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.
The soldier was killed in action.
- Asker eylemde öldürüldü.
At least six hundred men died in action.
- Eylemde en az altı yüz insan öldü.
The commission took no action.
- Komisyon hiçbir eylem yapmadı.