I am very against the legalisation of drugs - Uyuşturucuların yasalaşmasına tümüyle karşıyım.
We got very drunk. - Zilzurna sarhoş olduk.
You are the very definition of love - Sen aşkın ta kendisisin.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
Tokyo çok büyük bir şehirdir.
- Tokyo is a very big city.
Tom'un pek çok arkadaşı yok.
- Tom doesn't have very many friends.
Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
- Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
Bir köpek çok aç olduğu zaman, yemeğini bir çırpıda bitirir.
- When a dog is very hungry, it devours its food.
Bir dachshund uzun gövdesi ve kısa bacakları olan bir Alman köpeğidir.
- A dachshund is a dog from Germany with a very long body and short legs.
He left his last job for very this reason - İşinde tam bu yüzden ayrıldı.
Bu tam aradığım video.
- This is the very video I have been looking for.
Tam sonuna kadar vazgeçme.
- Never give up till the very end.
Marcus had scratched a door; the very one I had just entered moments ago, with a pen that had run out of ink - Marcus birkaç dakika önce girmiş olduğum aynı kapıyı mürekkebi tükenmiş bir kalemle çizdi.
O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün.
- That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.
Aynı hatayı tekrar yaptın.
- You have made the very same mistake again.
Those were his very last words - Bunlar onun en son sözleriydi.
This is the very proof of God's grace - Bu Tanrı'nın lütfunun kati kanıtıdır.
Seri katillerin çoğu, çocukluklarında şiddete maruz kalmışlardır, ama çocukluklarında şiddete maruz kalan çok az insan, sonradan seri katil olmuştur.
- Most serial killers have experienced brutal childhoods, but very few people who experienced brutal childhoods later become serial killers.
Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
- Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
Kritik anlarda en güçlülerin bile zayıflara ihtiyacı vardır.
- In critical moments even the very powerful have need of the weakest.
O, makyaj yapmadığı zaman bile, o çok güzeldir.
- Even when she's not wearing makeup, she's very beautiful.
O salt melodi bana gençliğimi hatırlattı.
- That very tune reminded me of my adolescence.