extreme, great, powerful, high; strong, profound, deep; acute, severe

listen to the pronunciation of extreme, great, powerful, high; strong, profound, deep; acute, severe
English - Turkish

Definition of extreme, great, powerful, high; strong, profound, deep; acute, severe in English Turkish dictionary

intense
{s} yoğun

Tom çok yoğun bir kişi. - Tom is a very intense person.

Sanat dünyanın bildiği bireyciliğin en yoğun biçimidir. - Art is the most intense mode of individualism that the world has known.

intense
{s} kuvvetli
intense
{s} dikkatli
intense
{s} aşırı
intense
{s} şiddetli

Bu örümceğin ısırması şiddetli ağrıya sebep olur. - The bite of this spider causes intense pain.

Bu şiddetli ısı sizi rahatsız ediyor gibi görünmüyor. - This intense heat doesn't seem to bother you.

intense
kuvvetle
intense
{s} ciddi olan (kimse)
intense
intensely şiddetle
intense
azışık
intense
yüksek derecede vukubulan
intense
güçlü
intense
heyecanlı
intense
ateşli
intense
ateşli/şiddetli
intense
{s} şiddetli, kuvvetli, keskin, hararetli
intense
(sıfat) şiddetli, aşırı, son derece, kuvvetli, koyu, yoğun, dikkatli, etkileyici, çarpıcı, istekli
intense
intenseness şiddet
intense
kuvvetlilik
English - English
{s} intense
extreme, great, powerful, high; strong, profound, deep; acute, severe
Favorites