Hasta tamamen iyileşti.
- The patient made a full recovery.
O, kendisinin hasta olduğuna inandırdı.
- She made believe that she was sick.
Hayır, sana kızgın değilim, sadece hayal kırıklığına uğradım.
- No, I'm not mad at you, I'm just disappointed.
Kırık kapıya geçici bir onarım yaptım.
- I made a temporary repair to the broken door.
O ya sarhoş ya da deli.
- He is either drunk or mad.
O, müziği deli gibi seviyor.
- He is mad about music.
Eşiniz size çok kızgın.
- Your wife is mad at you.
Tom'un bana çok kızgın olmadığını umuyorum.
- I hope Tom's not too mad at me.
Hiçkimseye sinirli değilim.
- I'm not mad at anybody.
Tom sinirli görünüyordu.
- Tom looked like he was mad.
Buz gibi suda yüzmeyi denemesi çılgınlıktı.
- It was mad of him to try to swim in the icy water.
Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
- Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.
- He was so sad that he almost went mad.