Mississippi Nehri derin ve geniştir.
- The Mississippi River is deep and wide.
Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
- When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir.
- English is by far the most widely-spoken language in the world.
Depremden sonra yaygın bir panik vardı.
- There was widespread panic after the earthquake.
Kapı sonuna kadar açıktı.
- The door was wide open.
Arka kapı sonuna kadar açık.
- The back door's wide open.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Saat sabahın üçü fakat ben tamamen uyanığım ve çabalasamda uyuyamadım.
- It's already 3 a.m., but I'm wide awake and couldn't fall asleep if I tried.
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
He travelled far and wide.
He has read and traveled extensively.
... growth? Again, the matter is studies and debated extensively. ...
... accident? Are there deep reasons? These are matters that are extensively debated. ...