Hiçbir şeye söz veremem fakat elimden geleni yapacağım.
- I can't promise anything, but I'll do my best.
O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
- That won't change anything.
Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.
- You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great.
Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
- Is there anything to drink in the refrigerator?
Ondan daha küçük herhangi bir şeyin yok mu?
- Don't you have anything smaller than that?
Senin için ne olsa yapmaya hazırım.
- I am quite willing to do anything for you.
Bu şimdiye kadar gördüğüm hiç bir şeye benzemiyor.
- That doesn't look like anything I've ever seen.
Hiç bir şeyi kontrol edemeyiz.
- We don't control anything.