Sörf yapmaya bayılıyor.
- He is really crazy about surfing.
Tom sörf yapmaya düşkündür.
- Tom is keen on surfing.
Christopher Columbus Pirate Bay'ın sularından zevk aldı ve oraya sık sık sörf yapmaya giderdi.
- Christopher Columbus enjoyed the torrents of Pirate Bay and would often go surfing there.
Hangisinde daha iyisin, yarım sörf tahtasıyla sörf yapmada mı yoksa sörf yapmada mı?
- Which are you better at, boogie-boarding or surfing?
O her hafta sonunu internette sörf yaparak geçirir.
- He spends every weekend surfing the Net.
O, internette sörf yaparak çok fazla zaman harcar.
- She spends way too much time surfing the web.
Tom sörf yapmaya düşkündür.
- Tom is keen on surfing.
O, internette sörf yaparak çok fazla zaman harcar.
- She spends way too much time surfing the web.