Biri diğerini açıklar.
- One explains the other.
Bayan Ana altıncı testi açıklar.
- Mrs. Ana explains the sixth test.
Tom bana kendini açıklamak zorunda değildir.
- Tom doesn't have to explain himself to me.
Tom Mary'ye işi henüz niçin yapmadığını açıklamak için bir fırsat vermek istedi.
- Tom wanted to give Mary a chance to explain why she hadn't yet done the work.
Lütfen as may be nin dilbilgisini açıklar mısın?
- Please explain the grammar of 'as may be'.
Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.
- He explained later how he made this decision.
Meramını anlatmak için sadece otuz saniyen var.
- You've only got thirty seconds to explain yourself.
... storytelling that explains that to people in words they ...
... But nobody really explains it. ...