experiencing discomfort

listen to the pronunciation of experiencing discomfort
English - Turkish
rahatsızlık yaşıyor
uncomfortable
{s} rahatsız

Yüzü kırmızıydı ve o sıcak ve rahatsız hissediyordu. - His face was red and he felt hot and uncomfortable.

Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar. - As a result, people have got so used to being paid this way that they're uncomfortable with any other.

uncomfortable
konforsuz
uncomfortable
rahat olmayan
uncomfortable
{s} tatsız

Göğsümde tatsız bir daralma hissettim. - I felt an uncomfortable tightness in my chest.

uncomfortable
nahoş

Ölmeye hazırım. Çok nahoş değildir umarım. - I am ready to die. I hope it's not too uncomfortable.

uncomfortable
{s} rahatsız edici

O oldukça rahatsız ediciydi. - It was rather uncomfortable.

Ortam rahatsız ediciydi. - The atmosphere was uncomfortable.

English - English
uncomfortable
experiencing discomfort

    Hyphenation

    ex·pe·ri·en·cing dis·com·fort

    Turkish pronunciation

    îkspîriınsîng dîskʌmfırt

    Pronunciation

    /əkˈspərēənsəɴɢ dəsˈkəmfərt/ /ɪkˈspɪriːənsɪŋ dɪsˈkʌmfɜrt/
Favorites