O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
O, işte deneyimliydi.
- He was experienced in business.
Fadıl o sırada Rami'den daha tecrübeliydi.
- Fadil was more experienced than Rami at the time.
En tecrübeli pilotlar kokpitte binlerce saat mesafe katettiler.
- The most experienced pilots have logged many thousands of hours in the cockpit.
Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.
- A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
Ben araba sürmede deneyimli değilim.
- I am not experienced in driving.
İş tecrübeniz var mı?
- Do you have work experience?
Onun epey tecrübesi var.
- He has a great deal of experience.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
Fadıl o türde hayat yaşamak istiyordu.
- Fadil wanted to experience that type of life.
Her gün güzelliği yaşamak için sanatçı olmana gerek yok.
- You don't need to be an artist in order to experience beauty every day.
Yaşamımın en değerli deneyimlerinden biriydi.
- It was one of the most rewarding experiences of my life.
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
- Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
Tom benzer bir olay yaşadı.
- Tom had a similar experience.
Bu olay beni değiştirdi.
- This experience has changed me.
Tom'un hiçbir pratik deneyimi yoktur.
- Tom has no practical experience.
Hayat çözümlenecek bir problem değildir, ama deneyimlenecek bir gerçekliktir.
- Life isn't a problem to be solved, but a reality to be experienced.
Onun, hayatında çeşitli deneyimleri vardı.
- He had various experiences in his life.
O bilgili ve de deneyimli.
- He has knowledge and experience as well.
Gerçekten çok genç ama yaşına göre çok tecrübeli.
- Indeed he is young, but he is well experienced for his age.
En tecrübeli pilotlar kokpitte binlerce saat mesafe katettiler.
- The most experienced pilots have logged many thousands of hours in the cockpit.
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.
- According to my experience, it takes one year to master French grammar.
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
O genç ama deneyimli.
- He is young, but experienced.
... what on roe and her employees experienced ...
... this piece experienced are upset with dozens of germs ...