existing as a part or portion; incomplete

listen to the pronunciation of existing as a part or portion; incomplete
English - Turkish

Definition of existing as a part or portion; incomplete in English Turkish dictionary

partial
{s} taraflı

Oyun sadece taraflı bir başarıydı. - The play was only a partial success.

Tarafsızlık bile taraflıdır. - Even impartiality is partial.

partial
kısmi

Onun işi sadece kısmi bir başarıydı. - His business was only a partial success.

O, sadece kısmi bir başarıydı. - It was only a partial success.

partial
kısma ait
partial
{s} kısmi; kısmen etkili
partial
bölümlü

Güneş tutulmaları tam ya da bölümlü olabilir. - Lunar eclipses can be total or partial.

partial
{s} tam olmayan
partial
bölümsel
partial
düşkün

Şu öğretmen kız öğrencilere düşkün olma eğilimindedir. - That teacher tends to be partial to female students.

Çikolatalı keke düşkündür. - She is partial to chocolate cake.

partial
tikel
partial
(İnşaat) kasmi
partial
yanlı/kısmi
partial
kısmen etkili olan
partial
meyilli

O, tatlılara meyillidir. - She is partial to sweets.

partial
tarafgirlikle
partial
bir tarafı tutarak
partial
taraf tutan
partial
(Tıp) Tam olmayan, bütününü kapsamayan, kısmi
partial
partial eclipse astr
partial
tarafgir
English - English
partial

So far, I have only pieced together a partial account of the incident.

existing as a part or portion; incomplete
Favorites