existent, living, having being

listen to the pronunciation of existent, living, having being
English - Turkish

Definition of existent, living, having being in English Turkish dictionary

existing
el altındaki
existing
halihazırdaki
existing
sürmekte olan
existing
{i} şu andaki
existing
mevcut

Bir çalışma orman yangınlarından kaynaklanan hava kirliliğinin mevcut akciğer sorunlarını artırdığını göstermektedir. - A study shows air pollution from forest fires exacerbates existing lung problems.

Mevcut sisteme inançlarını kaybettiler. - They lost faith in the existing system.

existing
var olan

Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir. - Keeping existing clients is just as important as finding new ones.

existing
{f} var ol

Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir. - Keeping existing clients is just as important as finding new ones.

existing
var olarak
existing
(İnşaat) var olma
existing
yaşa/var ol
existing
{f} var ol: prep.var olarak,varola
existing
{s} bugünkü
existing
olma
English - English
{s} existing
existent, living, having being
Favorites