Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

existent, living, having being

listen to the pronunciation of existent, living, having being
English - Turkish

Definition of existent, living, having being in English Turkish dictionary

existing
el altındaki
existing
halihazırdaki
existing
sürmekte olan
existing
{i} şu andaki
existing
mevcut

Bir çalışma orman yangınlarından kaynaklanan hava kirliliğinin mevcut akciğer sorunlarını artırdığını göstermektedir. - A study shows air pollution from forest fires exacerbates existing lung problems.

Araba kazaları ile ilgili mevcut yasa değişiklikler gerektirir. - The existing law concerning car accidents requires amending.

existing
var olan

Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir. - Keeping existing clients is just as important as finding new ones.

existing
{f} var ol

Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir. - Keeping existing clients is just as important as finding new ones.

existing
var olarak
existing
(İnşaat) var olma
existing
yaşa/var ol
existing
{f} var ol: prep.var olarak,varola
existing
{s} bugünkü
existing
olma
English - English
{s} existing
existent, living, having being
Favorites