existent, living, having being

listen to the pronunciation of existent, living, having being
English - Turkish

Definition of existent, living, having being in English Turkish dictionary

existing
el altındaki
existing
halihazırdaki
existing
sürmekte olan
existing
{i} şu andaki
existing
mevcut

O mevcut yasaları görmezden geldi. - He ignored the existing laws.

Mevcut kiracıları birikmiş kira borcunu ödemedikleri için mahkemeye vererek tahliye etti. - He evicted the existing tenants by taking them to court for non-payment of back rent.

existing
var olan

Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir. - Keeping existing clients is just as important as finding new ones.

existing
{f} var ol

Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir. - Keeping existing clients is just as important as finding new ones.

existing
var olarak
existing
(İnşaat) var olma
existing
yaşa/var ol
existing
{f} var ol: prep.var olarak,varola
existing
{s} bugünkü
existing
olma
English - English
{s} existing
existent, living, having being
Favorites