Futbol heyecan verici bir oyundur.
- Soccer is an exciting game.
Uzay yarışı tarihte heyecan verici bir dönemdi.
- The space race was an exciting time in history.
Heyecanlı bir oyundu.Herkes heyecanlandı.
- That was an exciting game. Everybody was excited.
Genç ve heyecanlıydı.
- He was young and exciting.
Buz hokeyi heyecanlandırıcı bir spordur.
- Ice hockey is an exciting sport.
Buz hokeyi heyecanlandırıcı bir spordur.
- Ice hockey is an exciting sport.
İspanya'yı ilk ziyaretimde her şey beni heyecanlandırıyordu.
- Everything was exciting to me when I visited Spain for the first time.
Bu hikaye ilginç, eğlenceli ve hatta heyecan verici.
- This story is interesting, funny and even exciting.
İspanya'yı ilk ziyaretimde her şey beni heyecanlandırıyordu.
- Everything was exciting to me when I visited Spain for the first time.
Heyecanlı bir oyundu.Herkes heyecanlandı.
- That was an exciting game. Everybody was excited.
Para beni heyecanlandırmıyor. Beni sakinleştiriyor.
- Money doesn't excite me. It calms me.
Onun tur vuruşu kalabalığı heyecanlandırdı.
- His home run excited the crowd.
By applying electric potential to the neon atoms, the electrons become excited, then emit a photon when returning to normal.
The fireworks which opened the festivities excited anyone present.