excitement; fervor, passion; jealousy

listen to the pronunciation of excitement; fervor, passion; jealousy
English - Turkish

Definition of excitement; fervor, passion; jealousy in English Turkish dictionary

zeal
{i} azim
zeal
hamiyet
zeal
can atma
zeal
ateşlilik
zeal
tehalük
zeal
çaba
zeal
şevk

Şevkle çalıştıktan sonra meyve ve suyla canlandık. - After working zealously, we were refreshed by fruit and water.

zeal
coşkunluk
zeal
istek

Yardım için istekli bir çalışandı. - She was a zealous worker for charity.

zeal
gayret

Tom gayretli, değil mi? - Tom is zealous, isn't he?

Bir aptaldan daha kötü olan tek şey gayretli bir aptaldır. - The only thing worse than an idiot is a zealous idiot.

zeal
heves

Onu büyük bir hevesle yaptı. - He did it with great zeal.

zeal
hararet
English - English
{i} zeal
excitement; fervor, passion; jealousy
Favorites