Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
- His story aroused my suspicion.
Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
- The officer aroused courage in his soldiers.
Sen benim ilgimi uyandırdın.
- You've aroused my interest.
Bir gürültü beni uykumdan uyandırdı.
- A noise aroused me from my sleep.