Kural yok, ama bazı istisnalar var.
- There is no rule, but there are some exceptions.
Bu kuralın istisnaları yoktur.
- This rule has no exceptions.
Bazı özel durumlarımız olacak.
- We'll have some exceptions.
Jim'in haricinde herkes geldi.
- With the exception of Jim, everybody came.
Onun haricinde hiç kimse yoktu.
- No one was absent except her.
Her kural için istisnalar vardır.
- There are exceptions to every rule.
Bu kuralın istisnaları yoktur.
- There are no exceptions to this rule.
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except on Sunday.
Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
- In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
Üç gün boyunca bir şey yememişti, adamın gıda dışında herhangi bir şey hakkında düşünme sorunu vardı.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Ben onun bir piyanist olması dışında onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
- I know nothing about her except that she is a pianist.
Her kural için istisnalar vardır.
- Every rule has its exceptions.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Bazı özel durumlarımız olacak.
- We'll have some exceptions.
Tom hiç kimse için ayrım yapmaz.
- Tom doesn't make exceptions for anyone.
Genç adam kuralları biliyor ama yaşlı adam kural dışı durumları biliyor.
- The young man knows the rules, but the old man knows the exceptions.
Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.
- Tom had no choice except to accept the consequences.
Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
- I know nothing except that she left last week.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
İstisnasız kural yoktur.
- There is no rule without exceptions.
Ücretsiz konuşma, istisnasız olarak herkes içindir.
- Free speech is for everybody, with no exceptions.
Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.
I never made fun of her except teasingly.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.
... tiny exceptions 12 percent of people with perfect pitch ...