O, mükemmel reflekslere sahip.
- He has excellent reflexes.
O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
- She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
Sonuçlar iyi mi? Evet, çok iyi.
- Are the results good? Yes, they're excellent.
Şiven çok iyi. Her zaman İngiliz diye geçinebilirsin.
- Your accent is excellent. You'd pass for an Englishman any time.
Kusursuz bir plan gibi görünüyor.
- It does seem like an excellent plan.
O bir yabancı ama Çince'yi mükemmel bir şekilde konuşuyor.
- She’s a foreigner, but speaks Chinese excellently.
Lucian, in his tract de Mercede conductis, hath excellent well deciphered such men's proceedings in his picture of Opulentia .