O bir yabancı ama Çince'yi mükemmel bir şekilde konuşuyor.
- She’s a foreigner, but speaks Chinese excellently.
O, konuşmalar yapmada mükemmeldir.
- She is excellent at making speeches.
O, mükemmel reflekslere sahip.
- He has excellent reflexes.
Kusursuz bir plan gibi görünüyor.
- It does seem like an excellent plan.
Sonuçlar iyi mi? Evet, çok iyi.
- Are the results good? Yes, they're excellent.
Bu çok iyi bir restoran ve mükemmel bir çevresi de var.
- This is a very good restaurant, and with an excellent environment, as well.
Lucian, in his tract de Mercede conductis, hath excellent well deciphered such men's proceedings in his picture of Opulentia .