Mary bugün çok şirin görünüyor.
- Mary looks pretty today.
Fırında çalışan kız şirin.
- The girl who works at the bakery is pretty.
Onun çok sevimli olan bir kızı var.
- He has a daughter who is very pretty.
Birçok kızlar sevimli olduklarını düşünürler.
- Most girls think that they are pretty.
O araba satıcısı oldukça acayip bir adam.
- That car salesman was a pretty off the wall kind of guy.
Hava sıcaktı. Ve hava oldukça nemliydi.
- The weather was hot. And pretty humid.
O oldukça iyi bir fikir.
- That's a pretty good idea.
Tom Mary'yi oldukça iyi biliyor.
- Tom knows Mary pretty well.
Tom epeyce utangaç, değil mi?
- Tom is pretty shy, isn't he?
Tom'un bize inanmadığından epeyce eminim.
- I'm pretty sure Tom doesn't believe us.
Tom oldukça çok şey yiyebilir.
- Tom can eat pretty much anything.
İngilizce çok zor, değil mi?
- English is pretty hard, isn't it?
Oh, Jake. Brett said, we could have had such a damned good time together. Ahead was a mounted policeman in khaki directing traffic. He raised his baton. The car slowed suddenly pressing Brett against me. Yes, I said. Isn't it pretty to think so?.