Onun dahi olduğunu söylemek abartı değildir.
- It is no exaggeration to say that he is a genius.
Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.
- The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration.
Sanırım o bir abartma.
- I think that's an exaggeration.
Tom abartmaya eğilimlidir.
- Tom's prone to exaggeration.
Tom mübalağa etmeye meyillidir.
- Tom's prone to exaggeration.
Eğitimin önemini abartmak imkansız.
- It is impossible to exaggerate the importance of education.
Onun şeyleri abartmak için bir eğilimi var gibi görünüyor.
- She seems to have a tendency to exaggerate things.
Erken kalkma alışkanlığının önemini abartmak imkansızdır.
- It is impossible to exaggerate the importance of the habit of early rising.
Gerçekleri abartmayalım.
- Let's not exaggerate the facts.
Tom abartma eğilimindedir.
- Tom tends to exaggerate.
Onu harfi harfine almayın. O abartma eğilimindedir.
- Don't take it literally. He is inclined to exaggerate.
I've told you a billion times not to exaggerate!.