Erken kalkma alışkanlığının önemini abartmak imkansızdır.
- It is impossible to exaggerate the importance of the habit of early rising.
Onun şeyleri abartmak için bir eğilimi var gibi görünüyor.
- She seems to have a tendency to exaggerate things.
Onu harfi harfine almayın. O abartma eğilimindedir.
- Don't take it literally. He is inclined to exaggerate.
Gerçekleri abartmayalım.
- Let's not exaggerate the facts.
Tom abartma eğilimindedir.
- Tom tends to exaggerate.
Erken kalkma alışkanlığının önemini abartmak imkansızdır.
- It is impossible to exaggerate the importance of the habit of early rising.
Rapor abartılmış olabilir.
- The report may be exaggerated.
Olayların bu açıklaması tamamen abartılmış, üstelik doğru olsa bile.
- This description of events is completely exaggerated, even if it's essentially true.
Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.
- The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration.
Bunun bir abartı olduğunu düşünmüyor musun?
- Don't you think that's an exaggeration?
O, abartılı bir inleme çıkardı ve elini kapı tokmağına koydu.
- He let out an exaggerated groan and put his hand on the doorknob.
Bizim için onun sevgisi abartılı görünüyor.
- His affection for us seems exaggerated.
Tom abartmaya eğilimlidir.
- Tom's prone to exaggeration.
Sanırım o bir abartma.
- I think that's an exaggeration.
Rapor, salonun kapasitesini abarttı.
- The report exaggerated the capacity of the hall.
Olayların bu açıklaması tamamen abartılmış, üstelik doğru olsa bile.
- This description of events is completely exaggerated, even if it's essentially true.
Abartmadan bahse gir.
- Bet without exaggerating.
Her şeyi abartma alışkanlığın var.
- You have a habit of exaggerating everything.
Biraz abartmıyor musun?
- Aren't you exaggerating a little?
Tom'un abarttığını sanıyordum.
- I thought Tom was exaggerating.
Tom mübalağa etmeye meyillidir.
- Tom's prone to exaggeration.
Eğitimin önemini abartmak imkansız.
- It is impossible to exaggerate the importance of education.
Onun şeyleri abartmak için bir eğilimi var gibi görünüyor.
- She seems to have a tendency to exaggerate things.
I've told you a billion times not to exaggerate!.
... MICHELLE NARRATING: Exaggerate your eye white ...
... Because photographs often exaggerate our flaws. ...