Onun söylediğini aynen tekrarladım.
- I repeated exactly what he had said.
Tom ona aynen ne söylediysem yaptı.
- Tom did exactly as I told him to do.
Sally, Bill'le tamamen aynı fikirde değildi ama onu destekledi.
- Sally didn't exactly agree with Bill, but she supported him.
Tamamen haklısın, Tom.
- You're exactly right, Tom.
Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor.
- Tom definitely knows exactly what happened.
Onu Tom'a kesinlikle söyleyemem.
- I can't exactly tell Tom that.
Tam olarak ne yapıyorsun?
- What exactly are you doing?
O, tam olarak benim istediğimdir.
- It's exactly what I wanted.
Tom kesin olarak ne yapacağımı biliyor.
- Tom knows exactly what to do.
Ne zaman olduğunu kesin olarak biliyorum.
- I know exactly when that happened.
Tamı tamına bu ne anlama geliyor?
- Exactly what does that mean?
Tümüyle burada olman gerekmiyor.
- You're not exactly supposed to be here.
Tam olarak ne yapıyorsun?
- What exactly are you doing?
O, tam olarak benim istediğimdir.
- It's exactly what I wanted.
O tam olarak doğru bir karşılaştırma değil.
- That's not exactly an accurate comparison.
Bu tam olarak doğru değil.
- That's not exactly right.
Mektubu açmak zorunda değildim. Ne söylediğini tamamen biliyordum.
- I didn't have to open the letter. I knew exactly what it said.
Tamamen haklısın, Tom.
- You're exactly right, Tom.
So you're saying that we have only three days left? / Yes, exactly!.
His complaint was exactly that she failed to meet the deadline by four days.
The edge is not exactly straight.
... We can tease apart exactly where is the hairline. ...
... when you all leave here today, you know exactly where to go ...