I want to marry Martyna.
- Martyna ile evlenmek istiyorum.
I was a fool for marrying someone like her.
- Onun gibi biriyle evlenmekle aptallık yaptım.
Tom and Mary decided to get married.
- Tom ve Mary evlenmek için karar verdi.
Be born, get married, and die; always bring money.
- Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
Tom and Mary decided to get married.
- Tom ve Mary evlenmek için karar verdi.
I think Tom and Mary are too young to get married.
- Bence Tom ve Mary evlenmek için çok genç.
She wants to find Mr. Right. At her age, she feels that she’s ready for marriage.
- O Bay Doğru'yu bulmak istiyor. Onun yaşında, o evlenmek için hazır olduğunu hissediyor.
Keep your eyes wide open before marriage, half shut afterwards.
- Evlenmeden önce gözlerinizi tam açın, daha sonra yarı kapatın.
According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring.
- Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.
You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
- Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
- Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
How are your wedding plans coming?
- Evlenme planlarınız nasıl geliyor?
She decided to get married to Tom.
- Tom'la evlenmeye karar verdi.
I called you, on the one hand to invite you out to eat, and on the other to tell you my son is going to get married.
- Bir taraftan seni yemeğe davet etmek için, diğer taraftan sana oğlumun evleneceğini söylemek için seni aradım.
How are your wedding plans coming?
- Evlenme planlarınız nasıl geliyor?
Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
- Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
They married on Christmas Eve.
- Onlar Noel Yortusu'nda evlendiler.
Lisa Lillien is married to Dan Schneider.
- Lisa Lillien, Dan Schneider ile evlenmiştir.
She looks a little young to get married.
- O evlenmek için biraz genç görünüyor.
Mary used to dream about getting married.
- Mary evlenme hakkında hayal kurardı.
I won't be getting married this year. In fact, I may never get married.
- Ben bu yıl evlenmeyeceğim. Aslında, hiç evlenmeyebilirim.