evident, clear, plain, easy, open

listen to the pronunciation of evident, clear, plain, easy, open
English - Turkish

Definition of evident, clear, plain, easy, open in English Turkish dictionary

obvious
{s} besbelli

Tom besbelli üzgündü. - Tom was obviously upset.

Tom besbelli bir şey hakkında üzgün. - Tom is obviously upset about something.

obvious
{s} açık

Bu içecek açıkça çayla aynı tada sahip. - This drink's flavor is obviously that of tea.

Chris'in açıkça parayı getirmeye niyeti olmadığı için Brian çıldırdı. - Brian is mad because Chris obviously does not intend to return the money.

obvious
vazıh
obvious
gün gibi ortada
obvious
bedihi
obvious
obviously açıkça
obvious
gün gibi açık
obvious
celi
obvious
gözle görünen
obvious
belli

Belli ki yalan söylüyor. - Obviously, he is lying.

Tom'un acı içinde olduğu belliydi. - Tom was obviously in pain.

obvious
apaçık

Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır. - In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.

Sanırım bu apaçık, değil mi? - I think it's obvious, don't you?

obvious
{s} belli, açık, apaçık, aşikâr
obvious
obviousness aşikârlık
obvious
açıklık
obvious
{s} ortada

Hatalı olduğun ortada. - It's obvious that you're wrong.

Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır. - In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.

English - English
{a} obvious
evident, clear, plain, easy, open
Favorites