evidence, test, a rough sheet of print

English - Turkish

Definition of evidence, test, a rough sheet of print in English Turkish dictionary

Related Terms

proof

{i} ispat

proof

işlemez

proof

düzelti

Denememi düzeltir misin? - Could you proofread my essay?

Bunun bir düzelticiye ihtiyacı var. - This needs a proofreader.

proof

dirençli

proof

içkinin alkol derecesinin ölçüsü

proof

geçirmez hale getirmek

proof

{i} ispat etme

proof

kanıt

Tom'un hırsız olduğuna dair su götürmez kanıt var. - There is indisputable proof that Tom is the thief.

Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var. - We have specific proof of your innocence.

proof

{i} delil

Deliliniz olmadığı sürece bu konuşma hiç olmadı. - So long as you have no proof, this conversation never happened.

Şimdiye kadar hiçbir delil bulunmadı. - No proof was ever found.

proof

{i} deneme

Bir şeyi denemeden bilemezsin. - The proof is in the pudding.

Tom benden denemesini tashih etmemi istedi. - Tom asked me to proofread his essay.

proof

{i} prova

proof

{i} kanıtlama

proof

da

proof

(isim) kanıt, delil, ispat, sağlama, kanıtlama, ispat etme, senet, deneme, prova, alkol derecesi

proof

{s} dayanıklı

Baştan çıkarmaya karşı dayanıklıdır. - He is proof against temptation.

proof

{i} mat. sağlama; ispat, kanıtlanım

proof

{i} alkol derecesi

proof

{i} matb. prova

proof

sınama

English - English

Definition of evidence, test, a rough sheet of print in English English dictionary

{n} proof