O, her zamankinden daha güçlüdür.
- He is stronger than ever.
Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.
- Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking.
Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.
- Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
- The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
Hiç Kanada'ya gittin mi?
- Have you ever been to Canada?
Tokyo Kulesi'ni hiç gördün mü?
- Have you ever seen Tokyo Tower?
Tom asla Boston'u terk etmek istemiyor.
- Tom doesn't want to ever leave Boston.
Herkes bir aydır, ve herhangi birine asla göstermeyeceği karanlık bir tarafı vardır.
- Everyone is a moon, and has a dark side which he never shows to anybody.
Hiçbir şey daima güvende değildir.
- Nothing is ever secure.
Çok param vardı ama hepsini harcadım.
- I had a lot of money, but spent everything.
Neden hep Wall Street'te çalışmak istersin?
- Why would you ever want to work on Wall Street?
O gelmiş geçmiş en tehlikeli adam.
- He's the most dangerous man who ever lived.
O gelmiş geçmiş en cesur askerdir.
- He is the bravest soldier that ever lived.
Herhangi bir zamanda Japonya'ya gelirsen, beni görmeye gel.
- If you are ever in Japan, come and see me.
Herhangi bir zamanda şehre gelirseniz, beni görmeye gelin.
- If you ever come to town, come to see me.
Eğer bir gün bir işe ihtiyacın olursa, beni gör.
- If you ever need a job, come see me.
Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
Herkes hayatında yanlış şeyler yapar.
- Everyone does wrong things in their lives.
Aşk, harika bir duygu, herkese hayatında günün birinde gelir.
- Love, which is a wonderful feeling, comes to everyone at some time in their life.
Şu ana kadar tattığım ilk Japon yemeği buydu.
- This was the first Japanese food I had ever tasted.
Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
- All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
Biz her iki haftada bir kez tiyatroya gideriz.
- We go to the theater once every two weeks.
Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.
- I know that it is highly unlikely that you'd ever want to go out with me, but I still need to ask at least once.
Ve ondan sonra hep mutlu yaşadılar.
- And they all lived happily ever after.
Biz o zamandan beri arkadaşız.
- We've been friends ever since.
O zamandan beri yurt dışında kalmaktadır.
- She has remained abroad ever since.
More teens are writing than ever before.
Tom her zaman beni her şey için suçluyor.
- Tom always blames me for everything.
Tom her zaman Mary'yi her şey için suçluyor.
- Tom always blames Mary for everything.
Sami'nin hayatı sonsuza dek değişti.
- Sami's life was for ever changed.
Sami'nin yaşamı sonsuza dek değişti.
- Sami's life was changed for ever.
Tom üniversiteden mezun olduğundan beri bir çevirmen olarak çalışmaktadır.
- Tom has been working as a translator ever since he graduated from college.
O, Pazar gününden beri hastadır.
- He has been ill ever since Sunday.
Sana sonsuza kadar kalbimi vermek istiyorum.
- I want to give you my heart for ever.
Sami'nin yaşamı sonsuza kadar değişiyordu.
- Sami's life changed for ever.
Nadiren, kırk yılda bir, bir kitap okur.
- He seldom, if ever, reads a book.
Bu yapılar nadiren, kırk yılda bir, konuşma İngilizcesinde olurlar.
- These structures would rarely, if ever, occur in spoken English.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
More than ever before, consumers are desiring for ‘greener’ products.
# 2416352 numaralı cümle benim Tatoeba'da şimdiye kadarki ilk katkımdır.
- Sentence #2416352 is my first ever contribution in Tatoeba.
Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.
- The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner.
Tom hemen hemen hiç radyo dinlemez.
- Tom hardly ever listens to the radio.
Köpeğimi hemen hemen hiç yürüyüşe götürmem.
- I hardly ever take my dog for a walk.
My love will last more than ever.
I scarcely ever get excited before an exam.
Tom hemen hemen hiç egzersiz yapmaz.
- Tom scarcely ever gets any exercise.
Sizi sonsuza dek seveceğim.
- I will love you forever and ever.
How can I ever get there in time.
It was ever thus.
Tom thinks women always tell their best friends everything.
- Tom thinks that women always tell their best friends everything.
Why are you always so nice to everyone?
- Why are you always so nice to everybody?
Did I ever!.
This family empathy measure is highly related to ever use of birth control but not to any measure of continuous use.
He's back and better than ever.
I started smoking last year and have been coughing ever since.
The people have been rejoicing ever since the election.
She arrived a bit late, her ever-present briefcase in tow.
I've never seen such an ugly man in all my born days.
And they lived happily ever after.
... even in the midst of recovery too many americans are working more than ever ...
... writing ever since I stopped writing the last album. And there's been a lot that's happened. ...