Onların tartışması sonunda berabere bitti.
- Their argument eventually ended in a draw.
Tom'un sonunda bir ameliyata ihtiyacı olacak.
- Tom will eventually need an operation.
Tom onu hemen yapmayacak ama er geç onu yapacak.
- Tom won't do that right away, but he'll do it eventually.
Tom'un er geç ortaya çıkacağını biliyordum.
- I knew Tom would show up eventually.
Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
- Tom eventually did everything we asked him to do.
Adalet yavaş ama nihaidir.
- Justice is slow, but eventual.
Sonuçta, Tom muhtemelen bize yardım etmeyi kabul edecek.
- Eventually, Tom will likely agree to help us.
Tom onu muhtemelen sonunda yapacak.
- Tom will probably do that eventually.
Eninde sonunda kim karar verecek?
- Who will ultimately decide?
Sonuçta, okula gitmeye son verdi.
- Ultimately, he ended up going to school.
Hayatınızdaki nihai hedefiniz nedir?
- What is your ultimate goal in your life?
Altına ihtiyacım yok. Ben sadece nihai gerçeği arıyorum.
- I don't need gold, I only seek the ultimate truth.
Sonuçta, o şiddet suçu sebebiyle beş yıl hapis yatmıştı.
- Eventually, he was sentenced to five years in prison for the violent crime.
Sonuçta biri Tom'a terbiyeli davranması gerektiğini söylemek zorunda kalacak.
- Eventually, someone is going to have to tell Tom that he needs to behave himself.
Tom'un sonunda bir ameliyata ihtiyacı olacak.
- Tom will eventually need an operation.
Her zaman Tom ve Mary'nin sonunda evleneceklerini düşündüm.
- I always thought that Tom and Mary would eventually get married.
Tom sonuç olarak yapmasını istediğimiz her şeyi yaptı.
- Tom eventually did everything we asked him to do.
Fadıl en sonunda İslam'a geçti.
- Fadil eventually converted to Islam.
Polis en sonunda Tom'u yakaladı.
- The police eventually arrested Tom.
Tom'un er geç ortaya çıkacağını biliyordum.
- I knew Tom would show up eventually.
Tom onu hemen yapmayacak ama er geç onu yapacak.
- Tom won't do that right away, but he'll do it eventually.
Sekiz ay sonra, nihayet gene kızlarla çıkmaya başladı.
- After eight months, he eventually started dating girls again.
Tom nihayet Boston'dan ayrıldı.
- Tom eventually left Boston.
Nihayetinde Tom, olanları öğrendi.
- Eventually, Tom found out what had happened.
Tom bana nihayetinde ne yapmam gerektiğini söyledi.
- Tom eventually told me what I ought to do.
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
- So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Sonuçta, okula gitmeye son verdi.
- Ultimately, he ended up going to school.
It had taken nine years from the evening that Truman first showed up with a pie plate at her mother's door, but his dogged perseverance eventually won him the hand of his boyhood Sunday school crush.
... to Earth until some obviously eventual extinction. ...