Buraya dün akşam altıda geldik.
- We arrived here at six yesterday evening.
İyi akşamlar, nasılsın?
- Good evening, how are you?
Hesabı eşit olarak bölüşürler.
- They split the bill evenly.
Sana bir dolar ödersem, eşit oluruz.
- If I pay you a dollar, we'll be even.
Venüs'e Akşam Yıldızı denilmektedir. Bu dünya'dan bize çok parlak göründüğü için denilmektedir.
- Venus is called the Evening Star. It is called this because it looks so bright to us from Earth.
Venüs'e Akşam Yıldızı denilmektedir. Bu dünya'dan bize çok parlak göründüğü için denilmektedir.
- Venus is called the Evening Star. It is called this because it looks so bright to us from Earth.
Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
- She left without saying even a single word.
O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil.
- She is never online, even during her vacation.
Bir geleneksel Kore saman ayakkabısı bile bir çifte aittir.
- Even a (traditional Korean) straw shoe belongs to a pair. (literal)
On iki, çift bir sayıdır.
- Twelve is an even number.
Kendi anadilini bile doğru düzgün kullanamayan insanları görmek çok üzücü.
- It is rather sad to see people who can't even use their mother tongue correctly.
Ben en küçük ayrıntıları bile düzelttim.
- I corrected even the smallest details.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Biz dahi Tom'dan hoşlanmıyoruz.
- We don't even like Tom.
Biz sıkı çalışmamıza rağmen, Jane'i yenemedik.
- Even though we tried hard, we couldn't beat Jane.
Ben garip bir şey olduğunu hissetmiş olmama rağmen, ben sadece onun ne olduğunu bilmiyordum.
- Even though I felt that there was something strange, I just didn't know what it was.
İyi akşamlar. Bütün bir bardak süt istiyorum.
- Good evening. I'd like a glass of whole milk.
İyi akşamlar, nasılsın?
- Good evening, how are you?
Tarafsızlık bile taraflıdır.
- Even impartiality is partial.
Tom her akşam düzenli olarak beni arıyor.
- Tom has been calling me regularly every evening.
Tom bir bağış toplama etkinliği düzenliyor.
- Tom is organizing a fundraising event.
İyi akşamlar, bayanlar ve baylar!
- Good evening, ladies and gentlemen.
İyi akşamlar. Ben bir bardak süt istiyorum.
- Good evening. I'd like a glass of milk.
Sakin bir kış akşamıydı.
- It was a calm winter evening.
En sakin bir insan bile bir noktada sinirlenir.
- Even a worm will turn.
Şimdi sizi daha da çok seviyorum arkadaşlar!
- Now I love you guys even more!
Eski şirketi ona kazık attı. Fakat onun kötü şansını iyiye çevirmesine ve kendi işinde daha da iyisini yapmasına hayranım.
- His old company gave him the shaft. But I admire the way he turned bad luck into good and did even better with his own business.
Kendi anadilini bile doğru düzgün kullanamayan insanları görmek çok üzücü.
- It is rather sad to see people who can't even use their mother tongue correctly.
Burada akşamleyin genellikle serin bir esinti vardır.
- There is usually a cool breeze here in the evening.
Akşamleyin seni arayacağım.
- I'll call you in the evening.
Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.
- There's proper etiquette for everything, even an orgy.
Bu hastalıkların yaklaşık üçte biri tedavi edilebilir fakat diğerleri ciddi, hatta ölümcül olabilir.
- About a third of these diseases can be cured, but the others may be serious, or even fatal.
Cuma akşamları, deniz aşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir grubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.
- On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill.
Tom Pazar akşamları genellikle evdedir.
- Tom is usually at home on Sunday evenings.
Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun?
- Do you even remember Tom?
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tom neredeyse her yere baktığını söylese bile Mary'yi bulamadı.
- Tom couldn't find Mary even though he said he looked just about everywhere.
Neredeyse Tom'u hatırlamıyorum.
- I barely even remember Tom.
Tom ve Mary her zaman aynı renk giysileri bile giyiyorlar.
- Tom and Mary even always wear the same color clothes.
Tom ve Mary aynı şeyler hakkında bile konuşuyorlar.
- Tom and Mary even talk about the same things.
Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun?
- Do you even remember Tom?
Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.
- The events unfolded just as she predicted.
Olayların bu açıklaması tamamen abartılmış, üstelik doğru olsa bile.
- This description of events is completely exaggerated, even if it's essentially true.
Tom oldukça faydalı, üstelik hoşgörülü.
- Tom is quite helpful, indulgent even.
It was the evening of the Roman Empire.
It is not going to rain this evening.
- It isn't going to rain this evening.
We are expecting company this evening.
- We're expecting company this evening.
I am at home every evening.
- I'm at home every evening.
We are usually at home in the evening.
- We're usually at home in the evening.
That life is not worth living the whole army of suicides declare,—an army whose roll-call, like the famous evening gun of the British army, follows the sun round the world and never terminates.
When the even was come they brought unto him many that were possessed with devylles .
The wind died down by the evening.
- The wind calmed down in the evening.
I'm at home every evening.
- I am at home every evening.
Four, fourteen and forty are even numbers.
I was strong before; but now I am even stronger.
We need to even this playing field; the west goal is too low.
Clear out those rocks. The surface must be even.
He put me on the scale in my underwear and socks: 82 pounds. I left, humming all day long, remembering that once upon a time my ideal weight had been 84, and now I'd even beaten that. I decided 80 was a better number, a nice even number to be.
Despite her fear, she spoke in an even voice.
The distribution of food must be even.
Well-planned family home evenings can be a source of long-lasting joy and influence.
Normally I stay at home in the evening, but this evening I'm going to the movies.
... rolling out this evening. ...
... QUESTION: Good evening, Mr. President. OBAMA: I'm sorry. What's your name? ...