Siz insanları anlamıyorum.
- I don't see your point.
Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
- Are you a teacher or a student here?
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I've brought you a little something.
Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- I will teach you to play chess.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Sizin hangi tür şarabınız var?
- What kind of wine do you have?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
İstasyona giderken ben seni geçtim.
- I can beat you to the station.
Ben size yardımcı olmaktan mutlu olurum.
- I will be glad to help you.
İçmek için size ne alabilirim?
- What can I get you for drinking?
Siz ikiniz kendinizden utanmalısınız.
- You two should be ashamed of yourselves.
Kendinize dikkat edin!
- Take care of yourselves!
As soon as they return, I will telephone you.
- Sobald sie zurück sind, rufe ich euch an.
I will show you some pictures.
- Ich werde euch ein paar Bilder zeigen.