You have to be active.
- Etkin olmak zorundasın.
He is active although he is very old.
- O çok yaşlı olmasına rağmen etkindir.
The Japanese telephone system is highly efficient.
- japon telefon sistemi hayli etkindir.
She activated the account.
- O, hesabı etkin hale getirdi.
Somehow I accidently activated it.
- Bir şekilde onu kazayla etkinleştirdim.
We sent you an email with an activation link.
- Size bir etkinleştirme bağlantısı olan bir e-posta gönderdik.
That book is helping you write effectively.
- O kitap etkin biçimde yazmana yardım ediyor.
He could not take effective measures.
- O etkin önlemler alamadı.
He activated nothing.
- O hiçbir şeyi etkinleştirmedi.