We want to make learning effective, interesting, and fascinating.
- Biz öğrenmeyi, etkili, ilginç ve etkileyici yapmak istiyoruz.
Unless it's something fairly impressive, I won't remember it.
- Bir şey oldukça etkileyici değilse,onu hatırlamam.
The house is not impressive if you're thinking of size.
- Eğer boyutunu düşünüyorsan ev etkileyici değil.
I found it fascinating what you were saying about global warming.
- Küresel ısınma hakkında söylediklerini etkileyici buldum.
For me, history is a fascinating subject.
- Benim için, tarih çok etkileyici bir konu.
It's an incredibly moving story.
- İnanılmaz etkileyici bir hikaye.
She has an extremely expressive singing voice.
- Son derece etkileyici bir şarkı söyleme sesi var.
Tom has an extremely expressive singing voice.
- Tom'un son derece etkileyici bir sesi var.
I think Tom is charismatic.
- Tom'un etkileyici olduğunu düşünüyorum.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
The problem affects the prestige of our school.
- Sorun bizim okulun prestiji etkiler.
The exhibition was very impressive.
- Sergi çok etkileyiciydi.
I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
- Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
- O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.