Tom could be affected, too.
- Tom da etkilenmiş olabilirdi.
My thoughts and prayers are with all those who were affected by this terrible tragedy.
- Dua ve dileklerim bu korkunç faciadan tüm etkilenmişler için.
Tom was touched that Mary was worried about him.
- Tom, Mary'nin onun hakkında üzgün olmasından etkilenmişti.
I was moved by the story.
- Ben hikaye tarafından etkilenmiştim.
Tom is obviously shaken.
- Tom oldukça etkilenmiş.
Tom sounds impressed.
- Tom etkilenmiş görünüyor.
Tom is really impressed.
- Tom gerçekten etkilenmiş.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
I was deeply impressed by the scenery.
- Manzaradan derinden etkilendim.
I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
- Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
Human and animal life are influenced by their reactions to the atmospheric environment.
- İnsan ve hayvan yaşamı atmosferik çevreye gösterdikleri tepkilerden etkilenirler.
That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
- O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.