etkilenmemiş

listen to the pronunciation of etkilenmemiş
Turkish - English
uninfluenced
untouched
unaffected
unimpressed

Tom looked unimpressed. - Tom etkilenmemiş görünüyordu.

Tom seemed unimpressed. - Tom etkilenmemiş görünüyordu.

{s} unmoved
etkile
affect

The event affected his future. - Olay onun geleceğini etkiledi.

Worry affected his health. - Endişe onun sağlığını etkiledi.

etkile
{f} affecting
etkile
{f} obsessed
etkile
impress

Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature. - Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.

I was deeply impressed by the scenery. - Manzaradan derinden etkilendim.

etkile
{f} biased
etkile
{f} bias
etkile
stamp on
etkile
{f} affected

Worry affected his health. - Endişe onun sağlığını etkiledi.

His speech deeply affected the audience. - Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.

etkile
stamp#on
etkile
stampon
etkile
prejudiced
etkile
(Biyoloji) influence

I think that our living together has influenced your habits. - Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.

That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt. - O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.

etkilenmemiş
Favorites