etkilenmemiş

listen to the pronunciation of etkilenmemiş
Turkish - English
uninfluenced
untouched
unaffected
unimpressed

Tom looks unimpressed. - Tom etkilenmemiş görünüyor.

Tom seems unimpressed. - Tom etkilenmemiş görünüyor.

{s} unmoved
etkile
affect

The event affected his future. - Olay onun geleceğini etkiledi.

The problem affects the prestige of our school. - Sorun bizim okulun prestiji etkiler.

etkile
{f} affecting
etkile
{f} obsessed
etkile
impress

I was deeply impressed by the scenery. - Manzaradan derinden etkilendim.

Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature. - Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.

etkile
{f} biased
etkile
{f} bias
etkile
stamp on
etkile
{f} affected

Smoking has affected his health. - Sigara içmek onun sağlığını etkiledi.

Worry affected his health. - Endişe onun sağlığını etkiledi.

etkile
stamp#on
etkile
stampon
etkile
prejudiced
etkile
(Biyoloji) influence

That was probably what influenced their decision. - Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.

I think that our living together has influenced your habits. - Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.

etkilenmemiş
Favorites