The product carries a high price tag.
- Ürün yüksek bir fiyat etiketi taşımaktadır.
Tom decided not to buy it after he looked at the price tag.
- Tom fiyat etiketine baktıktan sonra onu almamaya karar verdi.
He attached a label to the bag.
- Çantaya bir etiket iliştirdi.
I soon came across a box labeled Terry Tate.
- Kısa sürede Terry Tate etiketli bir kutuya rastladım.
Violators will be ticketed.
- İhlal edenler etiketlenecek.
It says on the label to take two tablets.
- Etikette iki tablet alınacağını söylüyor.
Dan didn't even remove the sticker.
- Dan etiketi bile kaldırmadı.
Nobody I know ever paid sticker price for a car.
- Tanıdığım kimse bir araba için hiç etiket fiyatını ödemedi.
We have explained that HTML is, as a basic rule, elements marked up with open and close tags.
- Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.