A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.
- Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.
Africa is exporting beef to Europe.
- Afrika Avrupa'ya sığır eti ihraç ediyor.
Against my advice, he fed his dog some raw pork.
- Benim tavsiyeme karşın, o köpeğini biraz çiğ domuz etiyle besledi.
Tom has been eating too much pork.
- Tom çok fazla domuz eti yemektedir.
Save me some of that mutton. I'm starving for a bit of meat.
- Bana o koyun etinden biraz ayır. Bir parça et için açlıktan ölüyorum.
Something I et?.