I have enjoyed seeing you and talking about old times.
- Seni görmekten ve eski zamanlardan bahsetmekten zevk aldım.
Hearing this song after so long really brings back the old times.
- Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
The origins of the phrase 'Seven Seas' can be traced to ancient times.
- 'Yedi Denizler' ifadesinin kökenleri eski zamanlara kadar izlenebilir.
In ancient times people believed that the earth was flat.
- Eski zamanlarda insanlar dünyanın düz olduğuna inanıyordu.