Tom John'un bir kaçak olduğunu biliyordu.
- Tom knew that John was a fugitive.
Kaçak, silahlı ve tehlikelidir.
- The fugitive is armed and dangerous.
Firari buradan elli kilometre uzaktaki küçük bir kasabada ortaya çıkmış, ama sonra gözden kaybolmuş.
- The fugitive surfaced in a small town fifty miles from here but then disappeared again.
Tom, bir firari, Meksika'ya gitmeye çalıştı.
- Tom, a fugitive, tried to make it to Mexico.
Tom bir mülteciye yataklık ederken yakalandı.
- Tom was caught harboring a fugitive.